Bizler ‘Baca Gıda’ olarak kurulduğumuz 1996 yılından bu yana unla ve hamurla iç içeyiz. Endüstriyel üretim biçimi ve kullanılan malzemeler nedeniyle en temel besinimiz olan ekmeğin her geçen gün ne hale geldiğini yakından takip etmekteyiz. Önceleri ailemiz ve yakın çevremizin sağlıklı beslenebilmesini amaçlayarak başladığımız amatörce denemelerimiz, şimdi artık kısıtlı bir üretimle sizlere de ulaşıyor.

Öncelikle kendi ekşi mayamızı üreterek işe koyulduk. Doğrusu, en heyecanlı kısımlarından biriydi bu yeni ‘canlı’ organizmayı hayata tutundurmak. Şimdi tüm ekmeklerimizin mayasını ondan alıyoruz. Sonra en sağlıklı unları ve karışımları seçtik. Sonuçta bizim de her gün büyük bir iştah ve afiyetle tükettiğimiz çeşitlerimiz ortaya çıktı.

Biraz da literatüre baktık. Yaptığımız işin karşılığı ‘Artisan Ekmek’ imiş. Sözlük anlamı ‘sanatkar tarafından yapılan ya da özel bir ustalık gerektiren faaliyetler’ olan bu tanıma göre üretimin; ev yapımı, el yapımı olması, küçük miktarlarda , koruyucu vb. kimyasal malzemeleri katılmadan ve geleneksel teknikler kullanılarak yapılması gerekiyormuş. Kendimizi ‘sanatkâr’ dan dan ziyade ‘zanaatkâr’ olarak görmek dışında elinizdeki ekmek, aynen bu yöntemlerle üretilmiş bulunmaktadır.

O’na saklama koşullarına uygun bir biçimde (iyi) bakmanızı, yemeden önce tost makinası benzeri bir cihaz ile hafifçe ısıtarak tüketmenizi öneririz.

Afiyet olsun…

Baca Cafe Ekşi Maya Ekmekleri

BACA EKŞİ MAYA’DA 200 YILLIK CEVAHİR ANA İMZASI

Baca ekşi mayasının hikayesi, Yılmaz ailesinin 1800’lü yıllarda Erzurum yöresinde 110 yaşına dek yaşamış, bitkilerle hastalıklara derman olduğu bilinen ve bilge kişiliği ile çevresinde büyük saygı uyandırmış olan bir başka kadın ferdine, Cevahir hanıma kadar uzanıyor. Tarif sözlü olarak da olsa bugünlere ulaşmayı başarmış.